Almış oltasını, güneşe doğru sallıyor.
Üflediği dumanı, güneşini karartıyor.
Aslında beklediği bir balık değil!
Belki bir sevgili, belki de kendisi gibi dertli,
Başka bir gün, oturmuş, deniz kenarına.
Yine dumanı, sanki gökyüzünü kaplarcasına,
Kapatmış güneşini.
Hissediyorum çığlıklarını,
''Güneş ile batmak mı'' yoksa Geceleri selamlamak mı!
Belki bir sevgili, belki yalnızlığını paylaşacak!
Belki hatıralarını parçalayacak.
Güneşi kaplayan, duman değil.
Yalnızlık,
Karanlık.
Aradığı, sevgili değil.
Mumışığına yansıyan, beyaz sayfalar.
Üstüne döktüğü belki hatıralar.
Belki hayal kırıkları..
Ve en sonunda kendime ulaşıyorum.
Geceleri titreyen, kağıda sarılan,
Ağlayıp,gözyaşı dökmeyen.
Sevilen, ama sevmekten korkan.
Aşkı he zaman yarına iteleyen.
Ben!
...
Hep bir yolcu eden, asla yolcu olmayan.
Hep sevilen, ama sevgiyi sevişmek ile cezalandıran.
Hep düşünülen, düşündürene, şans vermeyen.
Hep yazan... Yazdığı da kendisi olan.Bir gün, şair, yarın ressam.
Gündüzü zorla, geceyi zevkle yaşayan.
Bir gün sevgili ile, bin gün mısralar ile sevişen.
Gözlerimin gördüğünü, gönlümün gömdüğüne değişen.
Yeter dediği kadar, yitirdiklerini,
Kaderin itirazına değil, değişmeyen kaderime, alışan.
Unutma!
Beni ben de yaşadığım her gün,
Seni, sana armağan ettiğim günlerin kadardır.
Getireski Gunlerimi
Güneşin üstünde düşen gölge!
Sen Benim İçin Ne Olacaksın ?
Aşk kitabı..
Sen benim için ağaçta tek yaprak olacaksın..
Belki ilkbaharda yeşeren;
Ya da son bahar da yok olan bir yaprak.
Sen benim gözümde tek bir damla olacaksın..
Ya özlemle hatırlanan ya da yokluğunda dökülen.
Sen benim için belki bir elveda, belki tekrar merhaba olacaksın.
Sen!
Sen benim için ya şık bir masanın mum ışığı
Veya geride bıraktığım o mum ışığının son alevi olacaksın
Sen benim için ya bir hayal ya da hayallerimi süsleyen sevgili olacaksın.
Sen benim için ya tozlu kitaplarımın arasında ezilen bir resim;
Yada şiirlerime ilham veren bir peri olacaksın.
Belki çorak topraklarımı sulayan bir yağmur,
Belki beni boğan bir hüzün.
Ya yakarış ya haykırış..
Sen benim için ya hayatın anlamı, yada anlamı olmayan bir hayat olacaksın.
Sen..
Sen sana duyduğum özlemin sesi, belki de boşlukta duyulan hep bir fısıltı kalacaksın.
Belki hep bir arada olacaksın.
Belki geride kalacaksın.
Sen benim için belki bir kaçamak!
Belki bir kaçış! olacaksın.
Sen!
Belki benim karın ağrım, belki de kalp ağrım olacaksın.
Sen ya gözlerimi kör eden bir ışık, belki gecelerimi aydınlatan ay ışığım olacaksın..
Sahi ya
Söylesene
Sen..
Sen... Benim için ne olacaksın...
getireskigunlerimi@outlook.com
Aşk ve Özlem
Aşk...
Sen bir ağaç! Bazen meyve veren.
Bazen yapraksız kalan.
Bazen dikildiğinde kuruyan!
Bazen bir asır büyüyen.
Elbet!
Kuruyup yok olacaksın.
Aşk...
Sen bir nehir!
Bulutlar ile coşan, Güneş ile eriyip buharlaşan.
Ya! bulutun heyecanı ile denize karışacaksın.
Yada parıltılı güneş ışığı ile toprakta tabutsuz kaybolacaksın.
Aşk... Sen beyaz üzerinde nefes!
Çok okundukça alaya alınan.
Okunmadıkça, unutulan.
Kor ateş ile birlikte olup;
Gecenin karanlığında küllenen...
Bir aldanış olacaksın.
Benim gerçek aşk!
Kitabımın içinde, kurutulmuş bir yaprak olacak.
Her okuduğumda!
Azgın bir nehir gibi, kalbimde doğacak!
Gözlerimde coşacak!
Dudaklarımın kenarından, yine mısralarıma karışacaksın.....
Yine doğmak için!
Ruhum!!!
İçime kapandığım zaman,
Güneşin tepemde olupta zifri karanlık olunca!
Yazın kavurduğu!
Ama içimi buz tutan soğukluktayken!
Kalabalığın içindeki yalnızlığı tercih ederim.
Bana!Solmuş yapraklar ölümü değil!
Kapkara bulutlardan gelen sel!
Taşkınları değil!
Mezar taşımdaki birkaç cümle!
Benim ölüm tarihimi değil.
Ölüm sebebini yazsın.
Aldanma yukarıdaki yazdıklarıma!
Yalnızlıktan değil.
Çevremdeki kalabalığın yalnızlığından!
Öldü desinler!
Öldü dediysem!
Zannetme!
Bedenimin ağırlığı ölmedi!
İçimdeki hissettiğim ruhumun ağırlığı uçtu!
Eskisi gibi ol!
Eskisi gibi değil.
Ne kıyıya vuran dalgalar
Ne de dalgaya sebep olan rüzgar.
Ne sıcaktan,
Ne de gökyüzünün bekçisi bulutun üzüntüsünden.
Bence kayanın üstünde duran senden!
Eskisi gibi değil.
Gecenin içinden çıkan sesler.
Sesler bir anda sessizliğe büründü.
Hayır hayır!
Sokaklar aynı, kalabalık.
Köpekler yine aynı şekilde, havlıyor.
Her ne kadar gök gürültüsü bağırsa da!
Evin içinde! Dili lal olmuş senden!
Eskisi gibi değil.
Sabahları açılan pencere.
Pencerede selam bekleyen güneş.
Güneşin emri ile dolan sokaklardaki insanlar.
Hepsi yerli yerinde.
Aynı!
Tek farklı olan! Sen!
Perdeler kapalı, kapılar sürgülü!
Çünkü sokakta bir tek sen eksiksin.
Ne oldu sana!
Kendine gel.
Yine gündüz içimdeki sıcaklığım!Gece yalnızlığıma ışık tutan ses!
Eskisi gibi Sen!